24 Şubat 2017 Cuma

Kitap Yorumu: Yaylı Bacak Jack

Bugün çok güzel bir kitap yorumuyla geldim.  Bu kitabı bana Extremely Bookish kanalı sahibi Ezgi önermişti. O kadar güzel kitaplardan bahsediyor ki kanalında. Mutlaka bakmanızı öneririm.



Yaylı Bacak Jack, 2010 The Philip K. Dick Award'a sahip. O yüzden daha bir merakla yaklaştım kitaba diyebilirim. Kitap fantazya ve bilim kurgu karışımı, aynı zamanda steampunk esintileri bulmak da mümkün.
Steampunk nedir derseniz; buharlı makinaların, sanayinin, çarkların bol bol bulunduğu ve özellikle 1800lü yılları konu edinen bir tür. Sherlock Holmes'un filmi de buna örnek sayılabilir. 
Kitaba gelelim. Kitapta ana karakterimiz Sir Richard Francis Burton ve kendisi Coğrafya Derneği üyesi. Bol bol araştırmaları ve gezileri var. İşte bu gezilerin birinde en yakın arkadaşıyla birbirilerine bir sebepten düşman kesiliyorlar ve belirli bir süreden sonra artık herkes onların birbirinden hoşlanmadığını biliyor. Ama bir gün Burton'ın en yakın arkadaşı vurulunca herkesin aklına aynı soru geliyor: Onu Burton mı öldürmeye çalıştı?
İşte Burton en başında eski arkadaşının bu davasını çözmeye odaklanıyor ve yolun sonunda Yaylı Bacak Jack çıkıyor karşısına. Yaylı Bacak Jack ise artık halk arasında efsane olmuş kötü bir varlık. Yani kitabın genel havasının böyle olduğunu söyleyebilirim.
Hiç tahmin etmediğim şeyler oldu kitapta. Kesinlikle benim düşündüğümden çok uzak şeyler gerçekleşti ve ağzım açık okudum kitabı. Gerçekten çok güzeldi. Ayrıca yazarın dili çok güzel, kitap 477 sayfa ve boyutu diğer kitaplara göre biraz daha büyük ama kolay okunuyor. 4 günde bitirdim. Kitapla alakalı tek sıkıntım var, çeviri. Bazı yerlerde cümleleri anlamak zordu. 
Birçok yazım hatası vardı. Sir mi sör mü bir türlü karar verememişler, bir sayfada Sir Burton diyorsa sonraki sayfada sör diyor. Çok göze batan, okumaya engelleyecek derecede olan şeyler değildi ama koskoca yayınevisin, biraz daha dikkat fena olmaz sanırım.
Son olarak seri beş kitaptan oluşuyor, henüz ilk iki kitabı çıktı ve yayınevi seriyi devam ettirir mi bilmiyorum. Umarım ettirir. İkinci kitabın adı da Kurmalı Adam. Bunu da şubat ayında Ezgi ile okumayı planlıyoruz. 
Bunu da dediğime göre mutlaka alın diyorum, böyle dolu dolu kitaplara hak ettiği ilgiyi göstermiyoruz o yüzden bu kitabı almak boynunuzun borcu diyorum ve gidiyorum. 

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%30): 5/5

Sürekleyici/Akıcı olma (%40): 5/5

Kitap bana hitap ediyor mu? (%10): 5/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 2/5 

İsim/Kitap uyumu (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5


Puan: 4.8/5

20 Şubat 2017 Pazartesi

Kitap Yorumu: Bazen Bahar

Bu kitabı @okuyan.muallime'de gördüm önce. Bir merak uyandırmıştı bende ama henüz listede öne çekmek gibi bir niyetim yoktu. Sonrasında Ankara Fuarı'na gittim ve Sel standına geldiğimde almadan gidesim gelmedi ki iyi ki almışım diyorum.


Ben normalde öykü kitapları çok okumuyorum. Yarım kalmışlık hissi kitapla arama soğukluk sokuyor o yüzden çok tercih etmiyorum diyeyim. Aynı şeyi Bazen Bahar'da da yaşadım. Yani bir yarım kalmışlık hissi bırakmadı yakamı ama bu kitaba karşı bir eksi de olmadı benim için. Her öykü insanın mutsuzluğuna, yalnızlığına, çaresizliğine, umuduna, sevincine dokunan, sizdenmiş hissini bir dakika elden bırakmayan türdendi. Kimi zaman gözlerim doldu, kimi zaman ufak bir tebessümle okudum bu öyküleri. Güzeldi. Kesinlikle gözüm kapalı önerebileceğim bir kitap. Keyifli okumalar!

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%30): 5/5

Sürekleyici/Akıcı olma (%40): 5/5

Kitap bana hitap ediyor mu? (%10): 4/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

İsim/Kitap uyumu (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 4.9

11 Şubat 2017 Cumartesi

Kitap Yorumu: Cam Kılıç (Kızıl Kraliçe, #2)

Serinin ikinci kitabıyla karşınızdayım. Okuyanlar bilir ki Kızıl Kraliçe, bilindik bir distopyanın temellerini taşıyan bir kitaptı. Elbette ikinci kitapla bir şekilde diğer distopyalarından ayrılmasını bekledim. Eh, belki bir miktar bunu başardı diyebilirim.


Birinci kitap çok fena bir yerde bitmişti hatırlıyorsanız ve işte kitap aynı noktadan devam ediyor. Yani kitabın yüksek bir tempoyla başladığını söyleyebilirim. Sonrasında inişli çıkışlı bir tempoyla yoluna devam ediyor.
Hatırlıyorsanız 'Kızıl Şafak Gibi Yükseleceğiz' sloganlı isyan ve Kızıl Muhafızlar ilk kitapta kendinden çokça söz ettirmişti. Burada da yine isyanın devamlılığını görüyoruz ama sanki Kızıl Muhafızlar arasında biraz çatırdamalar oluyor.
Biliyorsunuz ki ortaya Kızıl olup da güçleri olan insanlar çıkmış ve Julian bunlarla ilgili bir liste çıkarmıştı. İşte kitap çoğunlukla; Mara, Cal ve diğerlerinin bu 'Yenikanları' bulmaya çalışmalarını işliyor.
Kitap sadece Mare tarafından anlatılarak devam ediyor ve o yüzden doğru düzgün Maven'ı göremiyoruz. Bence bu olmamalıydı. Birden fazla karaktere söz hakkı elbette veremez yazar ama birilerinin Maven ne alemde bize söylemesi gerekirdi.
Bunun dışında kitaba çok fazla karakter dahil oldu ve çoğunlukla kim kimdir karıştırarak okudum.
Mare'nin düşüncelerine fazla yer verilmişti ve bir yerden sonra boğdu artık. Bazen 3-4 sayfa sırf onun bir şeyler hakkında düşünmesini, anlamlandırmasını, bir yere gittiyse bunu ve ne hissettirdiğini okuduk. Bu kadarına gerçekten gerek yoktu.
Ayrıca Mare insanı kanser edecek kadar aptal bir karaktere dönüştü. Önce korkak, ürkek, başkaları ne derse oraya giden bir karakterdi. O kadar şey yaşadı tamam artık, akıllanır, güçlenir dedik bu sefer de 'kimseye güvenmiyorum, abime bile güvenemem' deyip durdu. Sürekli kendisiyle çeliştiği noktalar oldu. Üstelik durmadan 'ben değerliyim, ben güçlüğüm, ben şöyleyim, ben böyleyim' Cidden kitap boyunca yıldırdı beni. Üzerinde baskı var biliyoruz da, bu baskıyla neleri başardığını bildiğimiz karakterler tanıyoruz biz. :D
Cal yine geride kaldığını düşündüğüm bir karakterdi. Yine de çok güçlü davranıp olayı kurtardığı zamanlar oldu. Elbette bu kitapta da yazar sizi üzecek bir takım işlere girişmiş. Okuyunca anlayacaksınız.


Yani birinci kitabı daha çok sevdim desem belki de yalan olmaz. Bundan daha iyisi olabilirdi. İlk kitap elinizde varsa alın, devam ettirin. Ama çok da bir şey beklemeyin. Keyifli okumalar.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%30): 3/5
Çok bir yenilik göremedim.

Sürekleyici/Akıcı olma (%40): 3/5
Mara'nın iç konuşmaları genelde akışı bozdu.

Kitap bana hitap ediyor mu? (%10): 2/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

İsim/Kitap uyumu (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 3