30 Aralık 2015 Çarşamba

Kitap Alışverişi #3 + Ne Aldım? + Yeni Yıl

3 konuyla birden geldim. Hepsine tek tek post yayınlamaya çok üşeniyorum da. :D
Öncelikle birbirinden bağımsız birer birer aldığım kitaplar var. Ayrı yerlerden.


Bülbülü Öldürmek ablama zorla aldırdığım kitap. :D İdefix'den. Fiyat olarak diğer sitelerle hemen hemen aynı bence. Ayrıca kargolama işlemleri de hızlı. Hasarlı ürün de hiç almadım. Ama son zamanlarda ayraç göndermiyorlar bir cimrilik seziyorum. :D
Yeşil Migros'tan. Ders çıkışı bir uğrayayım dedim. Martı Yayınları'nın özellikle indirimi çok oluyor. Çember Serisi'nin başlangıç ve bitiş kitabıymış. Yani, ister başlarken okuyun istersen son kitap olarak. Yaptığım derin araştırmalar sonunda bitiş kitabı yapmaya karar verdim. Siyah ilk kitap yani benim için, Migros'ta yoktu. Şubat siparişimde sepete atarım diye düşünüyorum.
Trendeki Kız ve Yolun Sonundaki Okyanus Evrensel'den. Trendeki Kız bitti, Bülbülü Öldürmek'e başladım. Trendeki Kız için, reklamının yapıldığı kadar bence yok :D Ekim 2016'da vizyona girecek diyorlar. Yorumunu bir ara girerim herhalde. :D


Bu benim tarif defterim. Her şeyi elektronik ortamda yapmak da sıkıcı gelmiyor mu artık ya? Anamdan ne öğrenirsem buraya yazıciğim. :D Bu kalemlikten istiyordum aslında ama girdiğim hiçbir kırtasiyede yoktu. Defter diye girdim ikisiyle çıktım.


Şapkalara bayılırım. Hatta demiştim, kış boyu evde şapkayla gezerim diye. Mango'da indirimdeydi. Aslında almamalıyım ama elimde değil ya :D Boyunluk da Addax'tan. Bu renkte yoktu dedim hadi bu da bahanem olsun da alayım.
Telefon kabım çok tatlı değil mi ya? Üst geçitte bir amcaya rastladım, hemen dikkatimi bu çekti. Hem ona yarasın hem bana yarasın dedim.


Bütün bunlar bir kenara malumunuz yarın gece yeni yıla giriyoruz.
Açıkçası 2014-15 beni zorlayan bir sene oldu. Bu sene umarım okul hayatım, ailem her şey güzel gider. Şimdi, bir listem vardı. Hepsinden bahsetmeyeceğim ama o listeyi oluştururken galiba bunların çoğunu yapamayacağım diyordum ama aslında çoğunu yapmışım. :D
1. Psikoloji kazanmak -Olmayacak diye çok korktuğum bir maddeydi.
2. Ehliyet almak -2.ye kalırım diye sallamadığım maddeydi :D
3. İstediğim kitabı alabilmek -2 sene boyunca alamadığım için içime en çok oturan maddeydi.
4. İngilizce öğrenmek -Hazırlık az çok iş görüyor. En azından kursta ileri bir seviyede başlamamı sağlayacak gibi :D
5. Blog açıp düzene koymak -Tam olmuş sayılmasa da :D
6. Kızılay'ı öğrenmek. -Kızılay'ı tam olarak öğrenmek imkansız, bana bunu öğreten madde :D
7. Korece öğrenmek -Kendi çapımda bir şeyler yapıyorum şu an. Başlamak başarmanın yarısıdır :D Seneye belki kursuna giderim.

Olmayan 6 madde var. Onları geçiyorum. Bakalım bu yıl neler var.

1. Kızılay'daki tüm parklara gitmek
2. Ankara'daki tüm müzeleri gezmek
3. Yemek kursuna gitmek
4. 70+ kitap okumak
5. Karakalem kursuna gitmek
6. Başarılı bir şekilde 1.sınıfı kapatmak
7. Herhangi birinin imza gününe katılmak
8. Tarif defteri oluşturmak
9. Yoldan geçen 20 kişiyle tanışmak
10. Anıtkabir+Ata Kule+Ankara Kalesi'ne 3 kere gitmek

Eveeeet, bu yıl beni zorlayacak pek madde yok sanırım. Seneye de bunları değerlendirelim bakalım neler yapmışım.
O zaman herkese çok Mutlu Yıllar Dilerim. Hepsinden daha önemlisi sağlıklı ve huzurlu bir yıl dilerim :)

28 Aralık 2015 Pazartesi

Dizi Yorumu: Healer


2016'dan dileğim, bana da bir Healer.
Ji Chang Wook'a yeniden ve yeniden hayran kaldım. Bu arada diziyi Deep önermese kim bilir ne zaman izleyip de daha kaç zaman mahrum kalacaktım acaba? :D
Kore dizisi izlemeyen arkadaşlarım, bunlar kız mı erkek mi lan anlamadım diyen arkadaşlarım. Ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve izleyin.


Ji Chang Wook daha çok Healer ile patlamış gitmiş anladığım kadarıyla. Empress Ki'nin birkaç bölümünü izleyip sonraya bırakmıştım ve Chang Wook orada ikinci karakter olsa da belki onu yükselten dizi EK ve zirveye çıkaran da H.
Burada kendisi son derece cool Healer. İşi de gece kuryesi. Yani, millet pis işini Healer'a yaptırıyor ve Healer'de sadece aldığı paraya bakıyor. Ne bunu kim istedi ne de istediği şey ne umurunda değil. Tabi adam öldürmek dışında her iş. Tek istediği de yeterli parayı biriktirip bir ada satın almak ve oraya yerleşmek.
Yine bir gün kendisine bir iş geldiği zaman işler hiç de beklediği gibi gitmiyor. Eh bir de karşılaştığın Young Shin ise. :D
Gerek karakter olarak gerek oynayanın kendisi, utanmasam aşık olacağım eheheh.
Oyunculuğu aşırı iyiydi. Hele Bong Soon olduğu zamanlar. Bir nevi dizide birkaç karakter daha canlandırıyor diyebiliriz aslında. Karakter olarak da geçmişte bir şeyler yaşamış. Ustasından ve ajummadan başka kimse yok hayatında diyebiliriz. A birde sipariş verdiği tavukçudan başka. :D Bu arada kendini dizi boyunca oradan oraya attı durdu ama dublör falan kullanmamış. Aslanım benim ya :D


Park Min Young ne tatlı bir kız, değil mi? Afişte biraz tipsiz zannımca. Afişi görünce bu ne la dedim ama diziye başlayınca böyle bir tatlı bir sevimli geliyor size. Oyunculuğunu da sevdim sadece bazı ağlama sahneleri daha inandırıcı olabilirdi diye düşünüyorum. :D  Kendisini ilk kez izledim o yüzden önceki dizileri, filmleri hakkında herhangi bir bilgim yok.
Ancak bir şeyden eminim ki, çok şanslı! Ah Healer sarıp sarmalıyor ya siz bitiyorsunuz orada.
Zaten böyle aşklar, aksiyonlar anca dizilerde. Buralarda bir Healer olmadığına da göre, ölüp gideriz herhalde.
Bu hanım kızımız da dizide Chae Young Shin. Kendisi ufak çaplı bir internet haber sayfasının muhabiri. Ama nasıl azimli. İş için kılık değiştirmeler, kapılarda yatmalar falan.
Boyundan büyük işlere de kalkıştın mı tam muhabir oluyorsun Kore dizilerinde. (bkz Pinocchio)


Yoo Ji Tae baya seviliyor galiba. Onu da ilk kez izledim. Oyunculuğu gerçekten iyiydi. Bu dizinin de kederlisi Kim Moon Ho yani. Geçmiş peşini bırakmıyor, o da düşüyor peşine. Neler buluyor neler, çünkü o da bir muhabir. Hem de en ünlüsünden. Halkın Sesi!
İlk bölümlerde kötü bir karakter olacağını düşünmüştüm ama bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan, bizimkilere kol kanat gerçekten bir mutlu olduğunu göremedim.


Kim Mi Kyung nam-ı değer Ajumma. Healer'ın ortağı Hacker-Healer. Bu kadın harika ya.
Birçok dizide kendisini görmeniz mümkün. Oynamadığı yakışıklı bebe kalmadı herhalde. Bu dizideki karakteri çok tatlıydı ya. Ajummanın hikayesi ise yarım bırakıldı ama dikkatler zaten ajummada olmadığı için kimse de demiyor ki ulan bu kadına ne olmuş. Ama her şeyi geride bırakıp kendisini bir eve kapatıyor ve giriyor karanlık sulara. Dizi boyunca tam bir ajummaydı. :D Örgü örmeler, sürekli kendine yemek yapmalar. Kendisinden bir hacker olmayı kesinlikle beklemezdim ben :D Dizinin bir nevi neşesiydi.


Bana göre diziyi götüren 4 karakteri tanıttığıma göre, artık fazla spoiler vermeden anlatabilirim.
Öncellikle geçmişe gidiyoruz. Şimdi geçmişten bizim ülkemizde de vardı, yok yürüyüşler yasak gazeteler yayınlar falan. Bu 5 arkadaş, 1980li yıllarda Kore'de bu işi götüren arkadaşlar.
Doluşuyorlar bir arabaya, üçü yayın yapıyor, biri arabayı sürüyor, biri de motor ile etrafı koloçan ediyor yakalanmayalım diye.
4 erkek arasında 1 kızın bulunması da haliyle bir problem yaratacak. Tabi bu o zamanlar büyümeyen bir problem. Sonra herkes büyüdüğünde, birine ailesinden araba hurdası kalıyor. Diğerleri muhabir oluyor. İşte bu 5 arkadaş, geçmişte bir olay yüzünden parçalanıyor ve bazıları hiç de ikna edici olmayan sebeplerden ölüyor. İşte dizinin gizemlerinden biri bu.







Kim Moon Ho, geçmişten yaralı demiştim. Bulmak istediği bir şey var. E kimse de öğrensin istemiyor. Bu işi yapabilecek de tek bir kişi var, tabi ki Healer. Eh ajumma da Healer da işi kabul ediyor ve Healer ile Young Shin'in yolları kesişiyor.
Bu sırada Young Shin'in boyundan  büyük işine gelelim.
Kendisi yine bir ünlünün evini gözetlerken kötü bir olaya şahit oluyor. O kadınla da aynı asansöre biniyor. Ünlünün olduğu katta iniyor ama aklı da asansördeki kadında.
Eh, bir şekilde asansördeki kadınla Young Shin karşılaşıyorlar ve Young Shin kendini büyük bir olayın içinde buluyor. Muhabir damarı da bir kabarmış ki sormayın. E tabi korkuyor da.
Ama en büyük dileği Kim Moon Ho gibi halkın sesi olmak. Haliyle, o kadına yardım etmeye karar veriyor.
Buradan da Young Shin ile Kim Moon Ho'nun yolları kesişiyor. Bu arada Healer hiçbir şekilde tanınmayan bir çocuk. Kameralara asla yakalanmamış. Polisler peşinde ama kimin peşinde olduklarını bilmediğinden haliyle bulamıyorlar da.







Healer bundan önce aldığı bir işte bir adama bir nevi yardım ediyor. Ertesi gün o adam ölünce de suç Healer'a kalıyor. Her şeyi yapar ama adam öldürmek? Bunun da altında kalamayacağına göre başlıyor o adamlarla savaşmaya. Eh, o adamlarla da yolu başka türlü yine kesişirse?
Dizide birbirini tanımayan kaç tane insanın yolu anlamadıkları bir şekilde kesişiyor, buradan da az çok anladınız sanırım. :D







Yani kurgu çok güzel, belki biraz City Hunter tarzı ama ondan ayrılan çok keskin çizgileri var.
Oyuncular çok iyi. Aksiyonun da aşkın da dibine vurmuşlar. Chang Wook'a zaten ölüp bitiyorsunuz.
Daha ne olsun? :D




19 Aralık 2015 Cumartesi

Not #8

Buz gibi bir havadan merhaba arkadaşlar.
Hayır, Ankara'da ne yağmur ne de kar var ama adeta dört tarafımız buzlarla çevriliymiş de erimiyormuş gibi soğuk yiyoruz. Benim okulumun olduğu semt merkeze göre 4 derece falan daha soğuk.
10 dakika dışarı çıkın yüzünü oynatamıyorsunuz. :D Neyse ki iki gündür daha katlanılır bir halde.


Avizeyi merak edenler için. Üst tarafta olanlar da var ama onları alamadım güzel olsun diye hehehe. Ancak böyle oldu.
Okulun kapanmasına da az kaldı yeeeeyyy. :D
Bölüme geçene kadar okul açısından isyankar olacağım herhalde. Elimde değil.
Neyse bu konuyu daha fazla deşip moralimi bozmak istemiyorum. Kuzenim nişanlandı. Diğer kuzenim askere gitti.
Daha evcilik oynadığımız zamanlar dün gibi aklımda, diyorum nasıl büyüdük ne zaman büyüdük.
İnsan da büyüdükçe anlıyor sanırım yavaş yavaş bir şeyleri. Ama anlamak istemiyorum.
Gerçekten her şeyi böyle donduramaz mıyız? :D Ne güzel olurdu.
Bu arada instagram hesabı açtım. Ya kendime pek güvenemiyordum aslında. Uğraşmam diye falan ama Amaril 'in de baskılarıyla deneyeyim dedim. Zaten sağ tarafa ekledim ama hemen şuraya da bırakıp gidiyorum.

Kalem Fili İnstagram


16 Aralık 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu: Yokyer

Neil ne yeyip içiyorsa bana da onlardan verin. Belki hayal gücünden bir parça alırım.
Yahu kitap boyunca daha neler olacak dedim. Kitap boyunca Richard ile Aşağı Londra'da gezdim durdum!
Benim için çok eğlenceliydi. Hemen akıp giden bir kitap olmadı. 4 günümü aldı ama son zamanlarda kitap okuma özürlüsü olduğumdan kaynaklıydı o. :D Beni kendime getirdi diyebilirim.


Richard'ın hayatı normal. İşi var, evi var, nişanlısı var. Daha ne olsun? Ama işte böyle monoton hayatlara da biraz aksiyon gerekli sizce de öyle değil mi? Eh, o da alasını buluyor zaten. Hem de yolun kenarında. Hem de nişanlısının babasıyla tanışacakken.
Biraz spoiler vermek durumundayım, yani abartmadan. Yine de rahatsız ederse atlayabilirsiniz.


*Kitapta Londra'yı ikiye bölüyoruz. Aşağı ve Yukarı olarak. Yukarısı bildiğimiz Londra. Asıl problem aşağısı. Burası çatlaktan kayıp düşen insanlarla dolu. Hepsi de şartlar gereği psikopat olmuş falan.
Çatlaktan düşünce de Yukarıyı unutun arkadaşlar. Çünkü artık yukarıdan yok oluyorsunuz. Orada kimse göremiyor ya da duyamıyor sizi. İşte Richard buraya Door yüzünden düşüyor. Door ise ailesini kaybetmiş ve peşinde katillerin olduğu bir kız.


Peşindekiler de Bay Vandemar ve Bay Croup. Kitap boyunca onları Uzun ve Huysuz'a benzettim. :D
Tabi onlardan daha korkutuculardı ve bence biraz da aptal. Diyalogları çok eğlendiriciydi ama. Kitaba neşe kattıklarını kabul etmek zorundayım. Şimdi bu ikili kiralık katil.
Kitap boyunca gizemini koruyan onları kimin kiraladığı ve neden Door'un ailesini öldürttüğü. Door ise şans eseri kurtuluyor. Door ve ailesinin özelliği ise kapı açmak ve her türlü kapıyı oluşturabilmek.
İşte Richard ile yolları Door kapı açıp da Yukarı Londra'ya çıkınca oluyor. Door, Bay V ve Bay C yüzünden yaralanıyor. Tabi Richard de yaralı bir kızı yolun kenarında bırakmaya razı gelemiyor ve nişanlısını yolun ortasında bırakıp kızı evine götürüyor. İşte Richard'ı her şeyinden eden ve onu çatlağa iten olay bu.


Buradan sonra devreye Marquis de Carabas giriyor. Eğer bunun filmi olursa onu kesinlikle Johnny Depp oynamalı. Adamın her diyalogunda, her hareketinde adeta onu gördüm ve ben bu karakteri kesinlikle çok sevdim. Aşağı Londra'da her şey takasla işliyor. Marquis'in sistemi ise iyilik üzerine.
Yani insanlara istediğini veriyor karşılığında bir iyilik sözü alıyor.
Marquis Door'un babasına da bir iyilik borçlu. Hal böyle olunca ona yardım ediyor ve onu Richard'ın yanından alıyor.
Richard tam rahata erdim Jessica'nın gönlünü alayım derken birden Aşağı Londralı olduğunu fark ediyor. Buradan sonrasında onların Aşağı Londra'ki macelarını okuyoruz.
Değinmek istediğim bir karakter de Anaesthesia. Kitap boyunca onun geri dönmesini bekledim. Bir şekilde geri gelebilirdi. Ama sanırım görevini fazlasıyla tamamladı.


Ben çok sevdim. Yazara hayran kaldım. Kitapta birçok unsur vardı. Melek, sıçan, sıçandilli vs. Bu çeşitlilik de hoşuma gitti. .
Gerçekten eğlendim, merak ettim, heyecanlandım, birçok karakterden şüphelendim. Kesinlikle gerçeğin yanına bile yaklaşamadığım bir sonla burun buruna geldim. Güzeldi.
Bir sonraki kitabında beni nasıl bir dünya bekliyor merak ediyorum.
Yoksa sen hala Neil Gaiman okumadın mı? :O :D

13 Aralık 2015 Pazar

Mim: Biri Merak Mı Dedi?

Gözlerimi açmış biri beni mimlesin diye bekliyordum. Fok Bıyığı çok güzel bir mimle beni karşılamış oldu. Çok meraklı bir insanım. En yakın arkadaşımın sinir olduğu şeylerden biridir bu.
Ulan insanlara sorarım da sorarım. Kızarım bazen kendime kızım sana ne, ne sorup duruyorsun diye.
Ama bu sefer de ben kendimden bahsedeceğim. Rafları kaldıralım bakalım neler çıkacak.


- 3 kalemlik dolusu kalemim var. Birinde renkli, birinde fosforlu, birince uçlu kalemlerim var.
- Kalemlerin duruş yönü aynı olmalı.
- Kalemlerime birilerinin dokunmasından hoşlanmıyorum ve yeğenlerime asla vermem. :D
- Kitaplarım yayınevlerine göre dizili. Ayrıca renk olarak uyumlu olan kitapları yan yana koymaya dikkat ederim.
- Sabah uyanır uyanmaz yatağımı toplarım.
- Odamın avizesine asmaya müsait süs görevi görecek ne varsa asarım. Şu an 12 taneler.
- Oje süremem. Sevmem de.
- Çok makyaj da sevmem. Sadece cc krem ve rimel kullanıyorum.
- Bir şeylerin yamuk durmasından hoşlanmam. Takıntı derecesinde değil ama düzen severim.
- Odada parfüm sıkmam, kardeşimin astımından dolayı alışkanlık.
- Dışarda yemek yiyorsam kaşığı, çatalı silerim.
- Dışarıda tuvalete giremem. Çok zor durumdaysam Allah yardım etsin. :D
- İnsanları kırmayı sevmem bu yüzden kendimden ödün verdiğim olur. Bu özelliğimden de hoşlanmam.
- Biri Korelilere laf ederse susmam.
- Kış boyunca evin içinde şapkayla gezerim.
- Bir konuda kendimi yetersiz hissediyorsam direk paniklerim bu yüzden üniversiteyi mezun olarak kazandım.
- Uzun bir dönem sadece converse giydim, yeni yeni bu alışkanlığımı yıkıyorum.
- Halk otobüslerinden ve şoförlerinden ölesiye nefret ederim.
- Hayvanları severim, elime yılan almışlığım vardır.
- Böcekleri öldürmem, çıkarma şansım varsa çıkarırım.
- Ayakkabıda marka takıntım vardır.
- İlkokulda bir çocuğu beni sevdiği için ağlatmıştım. Hala pişmanlığını yaşıyorum.
- Bebekleri yürümeye başladıkları zamandan itibaren sevmeyi bırakırım.
- Hala Ay Savaşçısı izliyorum.
- Resim yapmayı severim, çok güzel olmaz ama. :D
- Wattpad hikayelerinin basımını edebiyata hakaret görüyorum.
- Seni ne kitapkolik yaptı derseniz 2007 İşaret ile Gece Evi Serisi. O zamanlar ergendik. Ehehe. Aslında sevdiğim bir seriydi, uzadı da uzadı. Sonra onu Alacakaranlık takip etti. Sonra Düşüş Serisi. Sonra bir bakmışım yavaş yavaş kitap sayım da artıyor okuma isteğim de. Şu an vampileri bıraktım daha fantastik şeyler peşindeyim. :D
- Denize girmekten hoşlanmam ama sahil boyunca yalnız yürümeyi severim.
- Saçlarımı kıyamadığımdan kestiremiyorum yaklaşık 3 yıldır uzunlar.
- Topuklu ayakkabı giyemem. Yürümeyi beceremiyorum.
- İnsanlara muhalefet olmayı severim. :D
- Gözlük takmayı sevmiyorum bu yüzden gözlerim 2 oldu, güneş gözlüğü de takmam.

Eh bu kadar yeter. Kimsenin benden soğuyacağı bir şey de yok galiba ehehe.

D.S.K
Kağıt Salıncak

Haydi görelim sizi.

12 Aralık 2015 Cumartesi

Kitap Alışverişi #2

Konu kitap almak olunca, hala kendimdeyim!
Eh, malum yaklaşık 2 aydır okuyamıyorum. Toplam 4 kitap okudum sanırım. Dehşete düştüm şu an. :D
Ama düzeliyorum gençler. 2 haftadır 2 kitap bitirdim ehehe. Ankara'da olanlar bilir, kitap alacaksan Kızılay'a gideceksin. ASLA KORSAN ALMAYIN diye kamu spotu da verelim.
Ben Evrensel Kitapevi'nden aldım. İnternet fiyatıyla hemen hemen aynı satıyor. Belki 2-3 lira oynuyor. Tabi bazı kitaplar için geçerli değil bu. Almadan önce kitapta indirim uygulayıp uygulamadıklarını sormanız gerekir.
Memleketim insanı, internete güvenemiyorsanız buradan alabilirsiniz. 
Şimdi neler almışım bakalım.


Neil Gaiman birçok blog sahibinin övdüğü bir yazar. Bir de Fok Bıyığı'nda görünce  dedim ki Minerva dedim sen dedim daha önce neden almadın dedim. Gittim 3 kitabını birden aldım. Aklımda kitap almak yokken üstelik. Kitapçıya girince her şeyi almak isteyen sadece ben değilim değil mi? O zaman devam edelim.
Yokyer'i okudum. Yorumunu daha sonra -üşenmezsem- gireceğim. Yıldız Tozu filmi olan Yıldız Tozu'ymuş. Okuyanlar filmden önce okuyun demişler ancak ben onu evvel zaman önce izlemiştim. 
Filmini izlediğimin kitabını okuyamamak gibi de pis bir huyum var. Ama pek de alakaları yokmuş sanırım. Okumayı deneyeceğim. Mezarlık Kitabı'na daha önce de elim çok gitti ama nedendir bilmem daha önce almamıştım. Şimdiye nasipmiş.
Lola ve Komşu Çocuk kitabını da Kronik Okur'da gördüm ilk. Orada görünce de dayanamadım.
Cildi falan çok güzel bu arada. Son zamanlarda ne çok ciltli kitap çıkmaya başladı, değil mi?
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nı da Kristal Kitap'ta görmüştüm. Alacak kitap bulamazsam oraya gidiyorum 5 10 fikirle geri dönüyorum. :D Başladım ama okuma yetimi geri kazanınca tekrar başlamaya karar verdim. :D Bu arada bu kitabın cildi de çok iyi.
İthaki Yayınları iyi iş çıkarıyor, son zamanlarda aldığım kitapların yarısından fazlası İthaki Yayınları tarafından basılan kitaplar. Daha İthaki'den alacağım çok da kitap var. En sevdiğim yayınevi Pegasus'du ama göster kendini İthaki! :D 
Sonraki ay için Brandon Sanderson kitaplarına yönelmeyi düşünüyorum ama bakalım. 

1 Aralık 2015 Salı

Film Yorumu: Ali Baba ve 7 Cüceler

Ablamlar şehir dışından geldiler ve hep beraber ne yapalım derken sinemaya karar verdik.
Bu filme girmek de kısmen benim fikrimdi çünkü sınıfta izleyen arkadaşlar güzel diyorlardı AMA,
Keşke buraya güzel şeyler yazacak olsaydım. Konu itibariyle fena değildi aslında ama işleniş için aynı şeyi söylemek bana göre doğru değil. Hunharca güldüğüm sahne sayısı da 2'dir en fazla.
Büyük umutlarla gitmiştim halbuki. :D


Şimdi Ali Şenay ve kayınbiraderi İlber bahçe süsü olarak cüce satışı yapıyorlar ve Şenay Cüccaciye adı altında Sofya'da düzenlenen bir bahçe fuarına katılıyorlar.


Bir taraftan da Sofya polisi birkaç suçlunun peşinde. Eh, bu suçlular da bizimkilerden cüce satın alınca hayatları geri dönülemeyecek bir yöne giriyor.


Bir bakıyorlar Sofya polisi tarafından anlamadıkları bir konu hakkında sorgudalar.
Polisin peşinde olduğu kişi ise Boris Mancov. 
Bizimkiler Boris Mancov ile ise tamamen tesadüfi bir şekilde karşılaşıyorlar.
Şenay ise adama diklenince bunlar kendilerini ormanın ortasında 'İnsan Avı' partisinde buluyorlar.
Ama bir problem var. Av olan onlar.


Buradan sonrası tamamen ormanda geçiyor diyebilirim. Bir süre kaç-kovala ve birkaç kişinin ironik bir şekilde ölümünü izliyoruz. 
Sonrasında polisin Boris'in evini aradığı haberi gelince parti iptal ediliyor ama tabi avların bundan haberi yok. 
Boris gidiyor gitmesine ama sevgilisine de ulaşamıyor. 


Sevgilisinin nerede olduğunu da az çok tahmin edersiniz. :D 
Filmin ortalarında Kenan Memedov karakteri dahil oldu ve biraz daha renk geldi diyebilirim.
Ama kurtardı mı? Hayır. Yani normal şartlar altında oturup izlenir ama sinemaya gidilecek kadar var mı, bilemiyorum. 
Çok güldüğüm sahne polislerin sorguya çektiği sahneydi. 
Başka da aklımda yer eden bir şey yok. :D


Oyuncular çok başarılıydı yalnız. Irina'nın tepkiler çok tatlıydı. Zafer Algöz (Kenan Memedov) bir ayrıydı. Yosi Mizrahi'nin durup durup ortaya çıkması ve Şenay ile çekişmeleri sırıtmama sebep oldu.
Bunlar biraz daha sıcak yaklaşmama sebep olan kısımlar. :D
İzlemek isteyenler için İyi seyirler. :) 

Puan: 2.5