Öncelikle ben bu kitabın kapağını çok seviyorum. Önceki kapağından çok daha iyi bence.
Yazarın anlatımını sevdim, çevirmenin çevirisi gerçekten iyiydi. Herhangi bir hata hatırlamıyorum.
Öncelikle kitap 2002 İkiz Kule Saldırısı'nın olduğu dönemlerde ve onun 2 yıl kadar sonrasıyla devam ediyor.
Ambrose lisenin popüler çocuğu, güreş takımının lideri ve şu ana kadar hemen hemen hiç yenilmemiş. Hannah Lake'in parlayan yıldızı. Fern ise lise sonda olmasına rağmen ufak tefek, diş telleri olan ve erkeklerin de alayına maruz kalan kızımız.
Ve tabi bir de Bailey var ki o benim asla unutmayacağım karakterlerden biri olarak kalacak benim için.
Bailey Fern'in kuzeni ve o kadar zeki, eğlenceli ki. Özellikle Fern ile diyalogları, ona takılması, çocukluklarına gittiğimiz zaman yaşadıkları. Aralarındaki bağ gerçekten çok özeldi.
İkiliye gelirsek, Ambrose'a zaten aşık olmayan yok, Fern'de aşık olmuş dersem kapatıp gitmeyin. :D
Ambrose ne kadar başarılı olsa da kendisini çok baskı altında hissediyor çünkü herkesin ondan beklentisi çok yüksek, bu yüzden kaçmak için bir yol arıyor ve bu yolu da buluyor ama bu ona çok şeye mal oluyor.
Toparlanmasını sağlayacak kişi ise elbette Fern. Kitap günümüz ve geçmiş şekilde gidip geliyor ve yazar bunu bölüm aralarında koymuş ve karakter geçmişiyle alakalı bir şey hatırladığı zaman biz de o ana eşlik etmiş oluyoruz.
Daha fazlasını anlatamam çünkü o zaman okumanıza gerek kalmaz o yüzden bu kitabı o klişelikten ne kurtardı diyorsanız alın ve okuyun. Ben gerçekten pişman olmayacağınızı düşünüyorum.
Özellikle fazla bilim kurgu ve fantastik okuduysanız üstüne böyle kitaplar sizi reading slumptan koruyor. :D
Özgün konu ve güzel bir kurgu (%30): 4/5
Sürekleyici/Akıcı olma (%40): 5/5
Kitap bana hitap ediyor mu? (%10): 4/5
Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5
İsim/Kitap uyumu (%10): 5/5
Güzel Kapak (%5): 5/5
Puan: 4.5