16 Aralık 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu: Yokyer

Neil ne yeyip içiyorsa bana da onlardan verin. Belki hayal gücünden bir parça alırım.
Yahu kitap boyunca daha neler olacak dedim. Kitap boyunca Richard ile Aşağı Londra'da gezdim durdum!
Benim için çok eğlenceliydi. Hemen akıp giden bir kitap olmadı. 4 günümü aldı ama son zamanlarda kitap okuma özürlüsü olduğumdan kaynaklıydı o. :D Beni kendime getirdi diyebilirim.


Richard'ın hayatı normal. İşi var, evi var, nişanlısı var. Daha ne olsun? Ama işte böyle monoton hayatlara da biraz aksiyon gerekli sizce de öyle değil mi? Eh, o da alasını buluyor zaten. Hem de yolun kenarında. Hem de nişanlısının babasıyla tanışacakken.
Biraz spoiler vermek durumundayım, yani abartmadan. Yine de rahatsız ederse atlayabilirsiniz.


*Kitapta Londra'yı ikiye bölüyoruz. Aşağı ve Yukarı olarak. Yukarısı bildiğimiz Londra. Asıl problem aşağısı. Burası çatlaktan kayıp düşen insanlarla dolu. Hepsi de şartlar gereği psikopat olmuş falan.
Çatlaktan düşünce de Yukarıyı unutun arkadaşlar. Çünkü artık yukarıdan yok oluyorsunuz. Orada kimse göremiyor ya da duyamıyor sizi. İşte Richard buraya Door yüzünden düşüyor. Door ise ailesini kaybetmiş ve peşinde katillerin olduğu bir kız.


Peşindekiler de Bay Vandemar ve Bay Croup. Kitap boyunca onları Uzun ve Huysuz'a benzettim. :D
Tabi onlardan daha korkutuculardı ve bence biraz da aptal. Diyalogları çok eğlendiriciydi ama. Kitaba neşe kattıklarını kabul etmek zorundayım. Şimdi bu ikili kiralık katil.
Kitap boyunca gizemini koruyan onları kimin kiraladığı ve neden Door'un ailesini öldürttüğü. Door ise şans eseri kurtuluyor. Door ve ailesinin özelliği ise kapı açmak ve her türlü kapıyı oluşturabilmek.
İşte Richard ile yolları Door kapı açıp da Yukarı Londra'ya çıkınca oluyor. Door, Bay V ve Bay C yüzünden yaralanıyor. Tabi Richard de yaralı bir kızı yolun kenarında bırakmaya razı gelemiyor ve nişanlısını yolun ortasında bırakıp kızı evine götürüyor. İşte Richard'ı her şeyinden eden ve onu çatlağa iten olay bu.


Buradan sonra devreye Marquis de Carabas giriyor. Eğer bunun filmi olursa onu kesinlikle Johnny Depp oynamalı. Adamın her diyalogunda, her hareketinde adeta onu gördüm ve ben bu karakteri kesinlikle çok sevdim. Aşağı Londra'da her şey takasla işliyor. Marquis'in sistemi ise iyilik üzerine.
Yani insanlara istediğini veriyor karşılığında bir iyilik sözü alıyor.
Marquis Door'un babasına da bir iyilik borçlu. Hal böyle olunca ona yardım ediyor ve onu Richard'ın yanından alıyor.
Richard tam rahata erdim Jessica'nın gönlünü alayım derken birden Aşağı Londralı olduğunu fark ediyor. Buradan sonrasında onların Aşağı Londra'ki macelarını okuyoruz.
Değinmek istediğim bir karakter de Anaesthesia. Kitap boyunca onun geri dönmesini bekledim. Bir şekilde geri gelebilirdi. Ama sanırım görevini fazlasıyla tamamladı.


Ben çok sevdim. Yazara hayran kaldım. Kitapta birçok unsur vardı. Melek, sıçan, sıçandilli vs. Bu çeşitlilik de hoşuma gitti. .
Gerçekten eğlendim, merak ettim, heyecanlandım, birçok karakterden şüphelendim. Kesinlikle gerçeğin yanına bile yaklaşamadığım bir sonla burun buruna geldim. Güzeldi.
Bir sonraki kitabında beni nasıl bir dünya bekliyor merak ediyorum.
Yoksa sen hala Neil Gaiman okumadın mı? :O :D

16 yorum:

  1. Eveeet ben hala neil gaiman okumadim :D
    Artik şubatta falan alirsam okurum ama bu ara blog aleminde epk bi popi yazar neil'cim :)
    Konusunu gregor ve yeralti günlüklerine benzettim.. onda da sıçanlar vardi.. bol aksiyonlu cocuk/erken ergenlik donemi kitabi :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne şubatı kız en azından Yokyer'i bu aralar aaalll :D

      Sil
  2. İtiraf ediyorum ben okumadım. Londra yı gezmiş kadar oldun heralde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşağı Londra'yı gezmiş kadar oldum diyelim. :) Ama Aşağısı hem gezilecek kadar ilginç hem de gezilmeyecek kadar tehlikeli :D

      Sil
  3. Ben okumadım hiç :D off senin yüzünden kocaman bir sepetim oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman Yokyer ile başlamalısıın :D ne olmuş canım dolan sepet kitaptan olsun :P

      Sil
  4. neil gaiman'ın bence apayrı bir dünyası var ve kitaplarında da o dünyaya yaptığı seyahatleri konu alıyor. en azından okurken bunu düşlüyorum ve bence kesinlikle filme alınacak bir konu! yokyeri okumadım, hatta şu ayn yazını okuduktan sonra delicesine bir merak saldı. ^^
    eminim filmi yapılsa yıldız tozu kadar harika olurdu ve depp...
    hani bazı karakterler vardır ya, oyuncu o kadar derin bir izlenim bırakır ki; "bu karakteri başkasıyla düşünemem" dersin. işte depp'in oyunculuğu da öyle. seyrederken acaba başkası oynasa bu kadar severmiydim sorusu dahi aklıma gelmiyor. adam oynadığı karakterle bütünleşiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum. Nasıl ki Jack Sparrow artık tamamen Depp, benim için Marquis'de öyle artık :D Yıldız Tozu'nu okumakla cebelleşiyorum şu an ama kitapla kıyaslamadan edemiyorum bakalım ne yapacağım :D

      Sil
  5. frambuazlı hayat şu anda idefiks ve dr de yokmuş ama kitap yurdunda var bir de insancıl kitabevinde nette bak bulursun ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnternette idefix ve okuoku dan yapıyorum. İdefix'e gelecekse orayı bekleyeyim ama buradaki kitapçılarıma da bir uğrayacağım. O sıra Sade ile Mavi'yi okurum :D

      Sil
  6. baksanaaa, benim blogda bak yanda instagram var, the deeptone, üye olsana yaaa ben de seni bulurum hadii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama ben seni takip ettim bile gelmedi mi ki? :))

      Sil
  7. hımm bakarım taam pikiş o zaman :) şimdi blogdayım instaya bakarım sonaa :)

    YanıtlaSil
  8. Daha önce yazardan hiçbir kitap okumadım ama çok istiyorum okumak. Elimde Stardust ve Yokyer var, hangisinden başlayacağıma bir türlü karar veremiyorum aslında ama Stardust ağır basıyor şimdilik. Yine de Yokyer'i en kısa zamanda okumak istiyorum, hele bu yorumu okuduktan sonra sabırsızlanıyorum diyebilirim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiim :') Stardust bende yok yani bu konuda yorum yapamam ama Yokyer kesinlikle okunmalı dediğim bir Neil Gaiman kitabı :)

      Sil